Author

 

Browsing

Dünyanın nadide şehirlerinden biri olan İstanbul, yalnızca tarihi ve kültürel mirasıyla değil, aynı zamanda jeopolitik konumu ve enerji stratejileriyle de dikkat çekiyor. Asya ile Avrupa’yı birleştiren bu eşsiz şehir, artık yalnızca medeniyetlerin değil, enerjinin de kesişim noktası haline geliyor. İstanbul’un büyüleyici silüetinin altında yatan yer altı zenginlikleri ve doğalgaz altyapısı, kentin sürdürülebilir geleceğine dair umut vaat ediyor.

Doğalgaz, modern şehirlerin enerji ihtiyaçlarını karşılamada temiz, verimli ve çevre dostu bir seçenek olarak öne çıkıyor. İstanbul gibi milyonlarca insanın yaşadığı metropollerde, enerji arzının güvenli ve sürdürülebilir olması büyük önem taşıyor. Türkiye’nin ulusal doğalgaz altyapısının kalbinde yer alan İstanbul, doğalgazın sadece bir tüketim kaynağı değil, aynı zamanda stratejik bir dağıtım merkezi olma rolünü de üstleniyor.

Marmara Denizi’nin altından geçen doğalgaz hatları, şehir içindeki geniş boru ağıyla birleşerek İstanbul’u hem ulusal hem de bölgesel enerji güvenliği açısından kritik bir noktaya taşıyor. Yenikapı’dan Silivri’ye, Kadıköy’den Tuzla’ya kadar genişleyen bu ağ, doğalgazın sessiz ama güçlü akışını sağlarken, İstanbul’un sürdürülebilir yaşam vizyonuna da katkı sunuyor.

İstanbul’un enerji politikaları, sadece bugünü değil yarını da düşünerek şekilleniyor. Karadeniz’de keşfedilen yerli doğalgaz kaynaklarıyla birlikte, Türkiye’nin enerji ithalatına bağımlılığı azalırken, İstanbul bu yeni kaynakların dağıtımında kilit rol oynamaya hazırlanıyor. Yerli doğalgazın sisteme entegre edilmesiyle birlikte, İstanbul’un enerji arz güvenliği daha sağlam temellere oturacak. Bu da hem ekonomik hem çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük bir adım.

Doğalgazın karbon salınımı açısından kömüre ve petrole göre daha temiz bir kaynak olması, İstanbul gibi hava kirliliğiyle mücadele eden şehirlerde yaşamsal önem taşıyor. Konutlarda, sanayide ve ulaşımda doğalgaz kullanımı; daha temiz bir hava, daha yaşanabilir bir çevre anlamına geliyor.

İstanbul: Geçmişten Geleceğe Enerjiyle Bütünleşen Şehir

İstanbul’un güzelliği yalnızca Boğaz’ın serin sularında, tarihi yarımadanın taş sokaklarında değil; aynı zamanda yer altındaki enerji damarlarında da gizli. Doğalgaz, bu kadim şehri geleceğe taşıyan görünmez bir köprü gibi. Sürdürülebilir enerji vizyonuyla birleşen bu altyapı, İstanbul’u yalnızca yaşanacak değil, aynı zamanda korunacak ve geliştirilecek bir kent haline getiriyor.

Enerji, bir kentin nabzıdır. İstanbul’un nabzı ise hem tarih hem doğa hem de teknolojiyle atıyor. Doğalgaz, bu nabzın en ritmik, en güçlü notalarından biri. Ve bu melodide, hem İstanbul’a hem de onun derinliklerinden yükselen sürdürülebilir geleceğe dair umut var.

Saygılarımla.

Antik çağlardan günümüze uzanan büyüleyici bir yolculuğun kapısını aralamak isterseniz, Manavgat’ın göz bebeği Side Antik Kenti sizi bekliyor. Akdeniz’in serin meltemleriyle tarihin kadim taşları arasında gezinirken, bu benzersiz kentin neden “Manavgat’ın İncisi” olarak anıldığını daha iyi anlayacaksınız.

Ben Side’ye ilk kez gittiğimde, karşıma çıkan manzara beni adeta büyüledi. Denizin kıyısında, gün batımına karşı yükselen antik Apollon Tapınağı’nın silueti, zamanın ötesinden bir hikâye fısıldıyor gibiydi. Her taşında bir medeniyetin izlerini taşıyan bu kent, yalnızca tarih meraklıları için değil, aynı zamanda huzuru ve estetik güzelliği arayan herkes için bir vaha.

M.Ö. 7. yüzyıla uzanan geçmişiyle Side, Pamfilya bölgesinin en önemli liman kentlerinden biri olmuş. Helenistik ve Roma dönemlerine ait yapılar, kentin altın çağını bugüne taşıyor. Tiyatrosu, agorası, sütunlu caddeleri ve tapınaklarıyla adeta bir açık hava müzesi.

Side’nin en etkileyici yapılarından biri hiç kuşkusuz Roma dönemine ait tiyatrosu. 15 bin kişilik kapasitesiyle dönemin görkemini yansıtan bu yapı, akustiğiyle de şaşırtıcı. Tiyatroda dolaşırken geçmişin kalabalık gösterilerini, alkış seslerini ve belki de gladyatörlerin çığlıklarını hayal edebiliyorsunuz.

Yalnızca tarihi değil, doğal güzellikleriyle de büyülüyor Side. Masmavi denizi, incecik kumlarla kaplı plajları ve çevresindeki portakal bahçeleriyle, insanı hem ruhen hem bedenen dinlendiriyor. Antik kenti gezip yorulduktan sonra, sahilde güneşin batışını izlemek ise bambaşka bir deneyim.

Bugün modern turizmin gelişimiyle birlikte Side, tarihî dokusunu koruyarak canlı ve dinamik bir tatil beldesine dönüşmüş. Kafeleri, butik otelleri ve geleneksel el işi dükkânlarıyla hem geçmişi hem de bugünü bir arada sunuyor.

Eğer siz de hem tarihi keşfetmek, hem de doğayla iç içe huzurlu bir tatil yapmak istiyorsanız, Side Antik Kenti tam size göre. Her adımda binlerce yıllık bir hikâyeye ortak olmak ve Akdeniz’in eşsiz güzelliklerini keşfetmek için bu incinin sizi çağırmasına kulak verin.

Kastamonu Dernekçiliğinde Birliğin Gücü ve Gençliğin Rolü: Şerife Bacı’nın Torunları Olarak Taşıdığımız Sorumluluk

Kastamonu, tarih boyunca Anadolu’nun kültürel ve manevi kalelerinden biri olmuştur. Bu güçlü kimliğin korunması ve yaşatılması ise yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteren Kastamonu dernekleri sayesinde mümkün olmaktadır. Dernekçiliğin temelinde birlik, beraberlik ve ortak değerlerin sahiplenilmesi yatar. Özellikle göç edilen büyük şehirlerde bu dernekler, hemşehrilik bağlarını kuvvetlendirirken, aynı zamanda Kastamonu kültürünü gelecek nesillere aktarma görevini de üstlenmektedir.

Kastamonu dernekçiliğinde en önemli unsur, birlik ve beraberlik içinde hareket etme iradesidir. Farklı ilçelerden gelen insanların tek çatı altında buluşması, kültürel mirasın zenginleşmesine katkı sağlar. Dernekler aracılığıyla düzenlenen etkinlikler, hemşehri buluşmaları, geleneksel yemek günleri, folklor gösterileri ve burs destekleri; dayanışmanın somut örnekleridir. Bu birliktelik sadece sosyal faaliyetlerle sınırlı kalmaz, aynı zamanda hemşehrilerin birbirine sahip çıkmasını da sağlar.

Kastamonu derneklerinde gençlerin rolü her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Yeni neslin, teknolojiyi etkin kullanması, sosyal medyada dernek faaliyetlerini daha görünür kılması ve kültürel mirası çağdaş araçlarla yaşatması büyük bir avantajdır. Gençlerin dernek yönetimlerinde aktif rol alması, sadece geleneklerin korunmasını değil, aynı zamanda çağın gereklerine uygun bir dönüşümü de mümkün kılar.

Bu noktada Kastamonulu gençlere düşen görev, köklerine sahip çıkarak, büyüklerinin mirasını yaşatmak ve bu kültürel bağı geleceğe taşımaktır. Çünkü her genç, Şerife Bacı’nın torunudur ve bu kimlik, beraberinde büyük bir sorumluluğu getirir.

Kastamonu’nun simge isimlerinden biri olan Şerife Bacı, Kurtuluş Savaşı’nda göstermiş olduğu fedakârlık ve cesaretle Türk milletinin hafızasında ölümsüzleşmiştir. Genç yaşta cepheye mermi taşırken donarak şehit olan Şerife Bacı, sadece Kastamonu’nun değil, bütün Anadolu kadınının simgesi olmuştur. Bugün Kastamonu dernekçiliği içinde görev alan herkes, bu cesur kadının torunları olduklarının bilinciyle hareket etmelidir.

Şerife Bacı’nın ruhu, bugün gençlerin omuzlarında yükselen bir meşaledir. Onun mirası, sadece tarih kitaplarında değil, gençlerin taşıdığı bayrakta, yapılan sosyal projelerde ve kültür şenliklerinde yaşamaktadır.

Kastamonu dernekçiliği; birlik, kültür ve dayanışma demektir. Gençler bu yapının taşıyıcı sütunları, büyükler ise kökleridir. Her Kastamonulu, Şerife Bacı’nın torunu olmanın onuruyla, geçmişine sahip çıkmalı ve geleceği ortak akılla inşa etmelidir.

Unutmayalım ki, birlik olan dağları aşar, dağınık olan düz yolda kaybolur. Bu yüzden Kastamonu’nun değerlerine, insanına ve kültürüne sahip çıkmak hepimizin ortak görevidir.